bünyamin gezen

bünyamin gezen

13 Eylül 2022 Salı

12 Mart 1971 Muhtırasından 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kısa Bir Bakış

12 Mart 1971 Muhtırasından 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kısa Bir Bakış
0

BEĞENDİM

ABONE OL

12 Mart 1971’in bir darbe değil de muhtıra kavramı olarak tarihe geçmesinin sebebi nedir diye sorulacak olursa, karşımıza 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesini alabiliriz. Bir takım görüşlere, Yassıada korkusu kuvvet komutanları nezdinde içten içe kemiren bir hissiyat gibi kendine yer etmiş olabilir. Öyle ki bu noktada 27 Mayıs’tan çıkıp 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine de ulaşabiliriz. Nasıl ki 1960’lı yıllar boyunca 12 Mart’ın kuvvet komutanları fırtınalı bir döneme şahit olmuş ve Çankaya görüşmeleri, Talat Aydemir’in darbe girişimleri, Mucip Ataklı’nın Hava Kuvvetleri Komutanlığı için göze aldıkları gibi olaylar görmüş ise, 12 Eylül kadroları da 12 Mart’a giden süreçteki toplantılarda birçok vakaya tanıklık etmişlerdir. 27 Mayıs ve sonrasında yaşananlar 12 Mart’ı gerçekleştirenleri korkuya ittiyse, 12 Mart sürecinde yaşananlar 12 Eylül’ü geçekleştiren komutanları cesaretlendirmiş olabilir. Çalışmamızın ilgili yerinde bahsettiğimiz gibi 10 Mart 1971 tarihinde yapılan Genişletilmiş Komuta Konseyi’ne katılım sağlayan subaylardan birçoğu, başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül’ün önemli isimleridir. Bu noktada görüşümüzü destekleyen bir başka husus ise şayet ‘12 Mart tarihinde muhtıra verilmek yerine o güne kadar çalışması yapılan müdahale gerçekleştirilmiş olsa idi 12 Eylül’e gerek kalmazdı’ üzerinedir. Lakin her ne sebeple olursa olsun Ordu İç Hizmet Kanunundaki ilgili maddeyi müdahale yapmak olarak değerlendirip, ülkenin istikrarsız dönemlerinde darbe/müdahale/muhtıra gibi kavramlarla yönetimde söz sahibi olma düşüncesi askeri vesayetin bir göstergesidir. Kendilerince Atatürk’ün yolundan gittiğini iddia eden insanların bizzat Atatürk’ün açtığı meclise sahip olma ihtirası kabul edilebilir bir durum değildir. Unutulmamalıdır ki Mustafa Kemal Atatürk daha Kurtuluş Mücadelemizde cephe savaşları başlamamışken Büyük Millet Meclisi’ni açmıştır. Bu örnek yeterli bir husustur diye düşünüyorum.