Türkiyecilik(!)

Adımız belli, kimliğimiz belli, kim olduğumuz belli, nereden, nasıl geldiğimiz belli… Atam açıklamış her şeyi, nokta kadar boşluk bırakmamış. Türklüğün tanımı belli, Türk’ün tanımı belli, Türk milleti kime denir, neye denir o da belli, anayasanın maddeleri belli, her şey belli… Apaçık ortada gerçek. Oyun oynamıyoruz burada… Yapmamız gereken bir ton iş var, her birimizin üstünde büyük sorumluluklar var, çalışmamız lazım, ilerlememiz lazım ama biz yirmi birinci yüzyılda sökülen T.C. ibareleri belediye binalarına tekrardan asıldı diye seviniyoruz, alkışlıyoruz “işte belediyecilik bu” diyerek… Andımız geri gelsin diye çırpınıyoruz. Utanç verici bir durumdur bu. Utanmamız, ar etmemiz lazım. 100 yılını doldurmuş ve hepimizin güvencesi olan cumhuriyetimizde oturmuş kendi kimliğimizi tartışıyoruz, ayıptır. Türkiyeli, Türkiyecilik, Türkiyelicilik, Türkiye milletçilicik… Abuk sabuk ifadeler, mesnetsiz tanımlamalar, anlam kaydırmaları, geliştirmeler, genişletmeler, bana göre şöyle, ona göre böyleler… Ee yeter ama artık. Biraz ar eder insan, biraz yüzü kızarır bu konuda konuşurken. Hepsi sanki bilmediğimiz bir şeyi anlatır gibi ahkam kesiyor, bilgiç bilgiç açıklamalar yapıyor biz de oturmuş doğrusu budur demek zorunda hissediyoruz kendimizi. Türklüğün “bana göresi” olmaz. Nasıl doğduysan öyle yaşarsın. Biz böyle doğduk, böyle yaşıyoruz. Herkese göre tanım mı üreteceğiz? Yoktur, tez bitti, kalmadı size göre bir şey. Benimsemeyen benimsemesin, uğraşamayız bu saatten sonra. Hiç kimseye ihtiyaç yok, kimsenin öyle uzun uzun bilimsel açıklamalar yapmasına da hiç gerek yok. Nasıl doğduğumuz tartışma konusu olamaz, kimlik tartışma konusu değildir. Atamız, Başöğretmenimiz, Başbuğumuz Mustafa Kemal Paşa açıklamış her şeyi çok merak eden varsa açsın, baksın, okusun. Ondan öğrenemeyen, anlayamayan zaten hiç kimseden öğrenemez ve anlayamaz. Onun tanımında kendini ayrı gayrı hisseden zaten ayrıdır, amacı başkadır bu çok net. Size göre nasıl diye sormadık, nasıl hissediyorsunuz da demedik, ne anlıyorsunuz onu da hiç merak etmiyoruz. Kimliğini bilen zaten bilir, bilmeyen de arasın dursun kendi çapında ama hiç kimse yüzyıllardır var olan bir kimliği, bir yaradılışı, bir var oluşu kendi fikrine, zikrine uyarlamaya, anlamında oynamalar yapmaya çalışıp hakikati kendi fikrine ve zikrine indirmeye çalışmasın hele ki yeni bir buluş yapmış, bilinmeyen bir sırrı keşfetmiş gibi sulandırılmış, karmaşık açıklamalar hiç yapmasın.

ÇAĞLA KARASU