bünyamin gezen

bünyamin gezen

13 Eylül 2022 Salı

İZAHI OLMAYAN ŞEYLERİN MİZAHI 

İZAHI OLMAYAN ŞEYLERİN MİZAHI 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bazı şeyleri anlatmak için durum özeti yapmaya gerek vardır, bazı şeyler için ise hikayelere. Bugün bir hikayem üzerinden bir durum anlatmaya çalışacağım. Bakalım neler olacak?

‘Cevdet Bey’in Aşırı Trajikomik Durumları’
-Buraya bakın o ölmüş ! , -Nereye gidiyorsunuz, dönün ! , -Yardım edin lütfen.
Neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Şoktaydı .Elleri direksiyona kitlenmiş halde patlayan airbagler arasında sıkışmış suratı, uyuşmuş gibiydi. Bir yere gitmiyordu. Duramamıştı sadece.
O anın gerçek olamayacak kadar ironik olduğunu düşündü. Birileri kapısını zorluyordu. İçten kitli olan kapı açılmadığı için, küt diye bir ses duyuldu bir anda. Camını kırmışlardı. Cevdet halen kıpırdamıyordu. Kapısını içeriden açtılar. Biri sol kolundan tuttu. Airbagi içeri bastırıyordu başka biri, sonra kemerini çözdüler. Dışarı çıkardılar Cevdet’i. Ayakları üzerinde duramıyordu.
Etrafına baktı. Kaldırım taşına yattı. Elini cebine atıp bir sigara çıkardı. Öteki cebini yokladı. Çakmağı yoktu.Sonra yanında dikilip onu süzen herhangi birine ‘çakmak’ işareti yaptı. Daha kötü ne olabilir ki , demişti sigarasını içine çekerken. Arkadaki kalabalık artıyordu. İnsanlar suçlu gözlerle Cevdet’e bakıyorlardı. Cevdet sigarasını içiyordu. İçerken söyleniyordu. Yanına
biri geldi sonra.
-Bana baksana gamsız herif , adam orada ölü yatıyor görmüyor musun ? -Ne yapabilirim ki , onu hayata döndüremem ya. Ne güzel kendin de söylüyorsun o ölmüş..
Ona soruyu soran adam tekme atmak istedi, kaldırımda yatıp sigarasını logar kapağından içeri atmaya çalışan Cevdet’e. Sonra ‘tövbe tövbe’ dedi vazgeçti. Cevdet’e ateş uzatan adam da -uğraşma ağabey, değmez, dedi.Sonra kalabalıktan bir ses yükseldi.
-Ne oluyor burada, ben polisim. İnsanların elleri Cevdet’i gösterdi. Cevdet o anda tek başına yapmaya çalıştığı darbe girişiminin başarısız olacağı aşikar olan bir general gibiydi. Vatan hainiydi. Polis kimliğini gösterip Cevdet’e -utanmıyor musun? dedi. Aralarından elinde pazar arabası olan yaşlı kadın -utanmıyor memur bey şunun haline bakın; şerefsiz, bunun gibileri asmak lazım kesin zengin çocuğudur bu, dedi. Cevdet söylenenlere kulak asmıyor, insanlara cevap vermiyor, kaldırımdan, tam da altında oldukları üst geçidi izliyordu. Etrafında, sünnetinden beridir böyle onu izleyen gözler görmemişti
ama o, üst geçidi de olayın olduğu bu saatlerde bu kadar boş görmemişti. Sonra doğruldu. Şerif gözlüklü, hafif göbekli, oduncu gömleği giymiş polis beye dönüp, buyurun memur bey dedi. Memur bey de ‘tövbe tövbe’ dedi. Sonra arabasının camını kıran adamlardan biri -uğraşmayın efendim, çürüsün hapislerde diye bağırdı. Cevdet, günah keçisi isteyen kalabalığın arasında kendini son okuduğu romandaki idam mahkumu gibi hissetti. Adam konuşamadan ölmüştü. Çünkü dilsizdi. Okuma yazma da bilmiyordu ama sermaye sahipleri öyle istemişti. -Kürt bu şunun tipine bakın. – Ermeniye de benziyor. -Rum olmasın?… Hayatı boyunda sade vatandaş olduğunu düşünen Cevdet ışık hızıyla değişik milletlerin temsilcisi olabilmişti. Bu
duruma hayret etmişti. Sonra ayağa kalktı. Önce ön tarafı dağılmış arabasına baktı. Kasko halleder diye düşündü sonra, hem bu şekilde çalamazlar da kalsın burada. Kalabalığın arasından ekip otosu belirdi. İzlediği Amerikan filmlerinden tanıdığı Federal imajlı bir polis indi önce şöför kapısından. Sonra da tahminen onun ortağı olduğunu düşündüğü başka bir adam sağ
kapıdan indi. Sağ kapıdan inen adam önce pantolununu yukarı çekti. Burnunu içeri çekti. Kravatını yukarı çekti. Çok çekici bir adam olacaktı ki en son Cevdet’e doğru silahını çekti.
-Kim?
-O !
Bu kelimeleri duymuştu en son Cevdet. Herkes onu işaret edince, bir şey yapmış olduğunu düşündü. İlk şoku atlatalı çok
olmuştu ama kendini malulen emekli bir albay gibi hissetti. Dağda çatışmadaydı ama ona silah doğrultana artık asker
olmadığını açıklaması bir şey ifade etmeyecekti. Federal imajlı polis Cevdet’i tutukladı.Bu mu yapmış dedi, evet diye koro sesi duyuldu o an. Sonra tam vurası gelmişti o polisin de Cevdet’e ama, çekici olan ortağı yapma değmez dedi. O da bir ‘tövbe tövbe’ çekti. Cevdet’i ekip otosuna bindirdiler. Karakola götürdüler. Yolda giderken bayağı da küfür yedi Cevdet.

Allah taksiratını affetsin, kendi gitti bize de gitmeden çektirdi diye söylendi Cevdet karakolun önünden taksiye binerken.
Adam nasılda atladı üstgeçitten tam da benim arabamın önüne birden ?